Çikolata yemenin hayattaki diğer her şeyin önüne
geçtiği zamanlar olduğuna inanıyorum. Mesele çikolatanın vücutta meydana
getirdiği bazı kimyasal olaylar neticesinde mutluluğumuzu artırıyor olması
değil. Mesele, ne olursa olsun, o çikolatayı yemek için diğer şeylere en
azından sadece o an için mola veriyor oluşumuz. “Ben çikolata yemek istiyorum.
Kafam ne kadar dolu olursa olsun diğer şeylerle, ben çikolata yemek istiyorum
şu anda.” Demek gibi. Hani “dur” demek gibi diğer her şeye. Birazcık olsun rahat
bırakın, tam şurada, öte tarafımda durun da nefes alayım. Rahatça yiyeyim şu
çikolatayı. Siz zaten hep ordasınız.Biriniz yoksa diğeriniz.Ama şimdi, en
azından şimdi, beni kendimle baş başa bırakın. Ve çikolatamla. Bitter veya
sütlü, kahveli veya naneli. Yani mesele çikolatanın rengi de değil. Mesele
çikolata değil. Mesele, mutlu veya mutsuz, yaşıyor olmanın verdiği coşkuyu
hissedebilmek meselesi. Mesele, kaynağı ne olursa olsun gülümseyebilmek
meselesi. Sevinç dolu, heyecan dolu bir kahkaha ya da özlem dolu, keder dolu
buruk bir tebessüm… İyi veya kötü, mutlu
veya mutsuz, öfkeli veya neşeli… Mesele, yaşadığını hissedebilmek ve yaşamın
her anını tadabilmek meselesi.
Dullahan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder