16 Ocak 2013 Çarşamba

Çikolata

Çikolata yemenin hayattaki diğer her şeyin önüne geçtiği zamanlar olduğuna inanıyorum. Mesele çikolatanın vücutta meydana getirdiği bazı kimyasal olaylar neticesinde mutluluğumuzu artırıyor olması değil. Mesele, ne olursa olsun, o çikolatayı yemek için diğer şeylere en azından sadece o an için mola veriyor oluşumuz. “Ben çikolata yemek istiyorum. Kafam ne kadar dolu olursa olsun diğer şeylerle, ben çikolata yemek istiyorum şu anda.” Demek gibi. Hani “dur” demek gibi diğer her şeye. Birazcık olsun rahat bırakın, tam şurada, öte tarafımda durun da nefes alayım. Rahatça yiyeyim şu çikolatayı. Siz zaten hep ordasınız.Biriniz yoksa diğeriniz.Ama şimdi, en azından şimdi, beni kendimle baş başa bırakın. Ve çikolatamla. Bitter veya sütlü, kahveli veya naneli. Yani mesele çikolatanın rengi de değil. Mesele çikolata değil. Mesele, mutlu veya mutsuz, yaşıyor olmanın verdiği coşkuyu hissedebilmek meselesi. Mesele, kaynağı ne olursa olsun gülümseyebilmek meselesi. Sevinç dolu, heyecan dolu bir kahkaha ya da özlem dolu, keder dolu buruk bir tebessüm…  İyi veya kötü, mutlu veya mutsuz, öfkeli veya neşeli… Mesele, yaşadığını hissedebilmek ve yaşamın her anını tadabilmek meselesi.

Dullahan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder